İsrail'in Suriye'ye yönelik gerçekleştirdiği son hava saldırısı, hem bölgedeki siyasi dengeleri sarstı hem de uluslararası alanda geniş yankı buldu. 20 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen bu olay, özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri tarafından dikkatle izlenirken, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Borrell, saldırının uluslararası hukukun ihlali olduğuna dikkat çekerek, tüm taraflara itidal çağrısında bulundu. Bu durum, AB'nin Ortadoğu politikaları ve üyeleri ile olan ilişkileri üzerinde önemli bir etki oluşturacak gibi görünüyor.
Suriye'nin iç savaşla boğuştuğu yıllarda, İsrail sık sık İran'ın Suriye topraklarındaki varlığına yönelik askeri operasyonlar düzenledi. Bu saldırıların gerekçesi, İran'ın Hizbullah gibi milis gruplara silah ve lojistik destek sağlaması olarak gösteriliyor. Ancak son saldırının boyutu ve etkileri, uluslararası toplumu endişelendirmiş durumda. Birçok uzman, bu tür eylemlerin yalnızca bölgesel güvenlik dinamiklerini etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda İsrail'in kendi ulusal güvenliğini de riske attığını vurguladı. AB'den gelen tepkiler ise, bu savaş ortamında durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
AB’nin yaptığı açıklama, bir yandan bu tür saldırıları kınarken diğer yandan siyasi bir çözüm bulunması için tarafların diyalog kurması gerektiğinin altını çizdi. Avrupa Parlamentosu’nda yapılan oturumda, üyeler arasında konuyla ilgili farklı görüşler ortaya çıktı. Bazı ülkeler, İsrail’in kendi ulusal güvenliği için bu tür adımlar atmasının anlaşılır olduğunu savunurken, diğerleri ise işgal altındaki bölgelere yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu durum, AB üyeleri arasındaki birliğin sınandığını gösteriyor.
AB'nin Son Saldırı Üzerine alacağı tutum, gelecekteki Ortadoğu politikalarının belirlenmesinde de etkili olabilir. Özellikle, Suriye'de yaşanan insani krizin derinleşmesi ve durumu daha da güçleştirecek askeri çatışmaların artması, AB’nin barışçıl bir müdahalede bulunmasını zorunlu hale getirebilir. Borrell'in yaptığı açıklamalarda, AB'nin üzerinde durduğu bir diğer önemli nokta ise, barış süreçlerine destek verilmesi ve insani yardımın artırılması gerektiği oldu. Dolayısıyla, bu saldırı sadece diplomatik bir gerilim kaynağı değil, aynı zamanda Suriye’de yaşanan korkunç insani durumu da gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, İsrail'in Suriye'ye düzenlediği hava saldırısının ardından AB’nin verdiği tepkiler, sadece bu olaya özgü bir durum değil, aynı zamanda Avrupa'nın Ortadoğu'ya dair daha kapsamlı bir yaklaşım geliştirmesi gerekliliğini de ortaya koyuyor. Uluslararası ilişkilerde, böyle bir çatışmanın çözümü yalnızca askeri müdahalelerle değil, diplomasi ve diyalog ile mümkün olacaktır.